GEBELİK ZEHİRLENMESİ (GEBELİĞİN HİPERTANSİF HASTALIKLARI, PREEKLAMPSİ)

Hipertansif hastalıklar, tüm gebeliklerin %5 ile 10’unda görülür. Anne ölüm oranlarına fazlasıyla katkıda bulunarak, kanama ve enfeksiyon ile birlikte anne ölümlerinin en sık nedenidir. Gelişmiş ülkelerde anne ölümlerinin %16’sı hipertansif hastalıklara bağlıdır. Gebelik sırasında kan basıncı yüksekliğinin yani hipertansiyonun 4 önemli nedeni vardır;

  1. Preeklampsi (gebelik zehirlenmesi) – Gebeliğin 20. haftasından sonra yeni başlangıçlı hipertansiyon (sistolik kan basıncı 140 mmHg, diastolik kan basıncının 90 mmHg’nın üzerinde olması) ve organ hasarı varlığı preeklampsi olarak tanımlanır. Böbrekler (idrarda aşırı protein çıkışına neden olur), karaciğer ve beyin (başağrısı, görme bozuklukları ve epilepsi benzeri nöbetlere yol açar) gibi birçok organı etkileyebilir. Doğumdan sonra da meydana gelebilir. Organ hasarı tipik olarak doğumdan sonra birkaç gün ile hafta arasına iyileşir.   
  • Gestasyonel hipertansiyon (geçici hipertansiyon) – İlk kez gebeliğin 20. haftasından sonra preeklampsi belirti veya bulguları olmadan tansiyon (sistolik kan basıncı 140 mmHg, diastolik kan basıncının 90 mmHg’nın üzerinde olması) yüksekliğinin saptanmasıdır. Bu gebelerin yaklaşık yarısında preeklampsi yani gebelik zehirlenmesi gelişir.   
  • Kronik hipertansiyon – Gebelikten öncesi veya gebeliğin 20. haftasından önce tanı koyulan tansiyon yüksekliğini tanımlar.
  • Kronik hipertansiyon zemininde gelişen preeklampsi – Kronik hipertansiyonu olan bir gebede gebeliğin 20. haftasından sonra preeklampsi gelişimini tanımlar.      

Hipertansiyonla birlikte tek başına ya da kronik hipertansiyon zemininden gelişen preeklampsi sendromu en tehlikelisidir.

PREEKLAMPSİ (GEBELİK ZEHİRLENMESİ) NEDİR?

Preeklampsi yalnızca gebe ve lohusalarda meydana gelen bir hastalıktır. Gebeliğin 20. haftasından sonra tanı koyulan yeni başlangıçlı hipertansiyon ve organ işlev bozukluğu (böbreki karaciğer, akciğerler, beyin ve kan) karakterizedir. Kan basıncı 140/90 mmHg ve üzerinde ölçüldüğünde hipertansiyon tanısı koyulur. Ancak, tanı koymak için tek bir ölçüm yeterli değildir. En az 4 saat ara ile iki kez yapılan ölçümde sistolik kan basıncı ≥140 veya diastolik kan basıncı ≥90 mmHg olmalıdır.

Preeklampsi gebeliklerin %3 – 4’ünde meydana gelir. Bu olguların %90’ı gebeliğin 34. haftasından sonra görülür.  

PREEKLAMPSİ İÇİN KİMLER YÜKSEK RİSKE SAHİPTİR? 

Preeklampsi herhangi bir gebede gelişebilir. Ancak, bazı gebelerde preeklampsi gelişme riski yüksektir. Aşağıdakilerden bir veya daha fazlasına sahip gebelerde preeklampsi gelişme riski yüksektir;  

  • İlk gebelik (düşük ve kürtajlar hariç)
  • Gebelikten önce kronik hipertansiyon, böbrek hastalığı, lupus veya diabet varlığı
  • Önceki gebelikte preeklampsi öyküsü
  • Gebelik şekeri (gestasyonel diabet)
  • Çoğul gebelik
  • Annesi veya kız kardeşinde preeklampsi öyküsü
  • Gebelik sırasında yaşın <20 veya >35 olması
  • Obezite (şişmanlık)

PREEKLAMPSİNİN NEDENİ NEDİR?

Preeklampsi gebeliğin çok erken döneminde plasenta (bebeğin eşi) gelişimindeki anormalliklerden kaynaklanır. Plasenta annenin rahmine yeterince yapışamaz ve anneden sağlıklı bir kan desteği alamazsa bebek gelişimi için gerekli olan besinler ve oksijen yetersiz kalır. Bu özellikle bebeğin çok hızlı büyüdüğü gebeliğin 20. haftasından sonra sorun oluşturur. Annenin vücudundaki (böbrekler, karaciğer ve beyin) kan damarlarında hasar gelişimine yol açan olaylar zinciri meydana gelir ve preeklampsi (gebelik zehirlenmesi) olarak adlandırılan klinik sendroma neden olur. Bunun neden bazı kadınlarda gelişirken, bazılarında gelişmediği tam olarak anlaşılamamıştır.      

PREEKLAMPSİNİN BELİRTİ VE BULGULARI NEDİR?

Gebelik zehirlenmesi olan birçok kadında hastalığın belirtisi yoktur. Bu nedenle her gebelik muayenesinde, özellikle gebeliğin ikinci yarısında, kan basıncı (tansiyon) ölçümü yapılmalıdır.

Anne – Gebelik zehirlenmesi olan çoğu kadında orta derece kan basıncı yüksekliği ile idrarda küçük bir miktar protein kaçağı vardır ve hastalığın herhangi bir belirtisi yoktur. Ancak, preeklampsi gebelik süresince daha iyi hale gelmez ve kötüleşebilir. Bu genellikle birkaç gün ile hafta arasında gerçekleşir fakat çok daha çabuk gelişebilir.   Preeklampsinin şiddetlendiğini gösteren birkaç belirti ve bulgu vardır. Bu bulgulardan birinin varlığı bile hastalığın şiddetli olduğunu gösterir. 

Hastalığın şiddetli evreye ilerlediğini gösteren belirtiler;

  • İnatçı şiddetli baş ağrısı
  • Görme sorunları (bulanık veya çift görme, sinek uçuşmaları, ışık çakmaları, görme kaybı)
  • Yeni başlayan nefes darlığı (akciğerlerde sıvı birikmesine bağlı)
  • Karında orta hatta veya sağ üst kadranda ağrı (mide yanmasına benzer)

Hastalığın şiddetli evreye ilerlediğini gösteren bulgular;

  • Kan basıncının yani tansiyonun ≥160/110 mmHg olması. Bu durumda inme riski artmıştır.
  • Anormal böbrek testler (ör. serum kreatinin >1,1 mg/dl)
  • Düşük trombosit (pıhtılaşma hücreleri) sayısı (<100.000/ml)
  • Karaciğer anormallikleri (kan testleri ile saptanır)
  • Akciğer ödemi (akciğerlerde sıvı birikimi)
  • Nöbet (epilepsi nöbeti) (preeklampsi olan bir gebede konvülziyon olmasıdır, bu durum eklampsi olarak tanımlanır)

Bebek – Preeklampsi, bebeğin plasentadan yeterli besini ve oksijen almasını engelleyebilir. Bu durum bebekte aşağıdaki bulgulara neden olur;

  • Anormal bebek iyilik hali testleri (bebeğin kalp atışının bozulması)
  • Bebeğin kilo alımında yavaşlama
  • Bebeğin suyunda azalma
  • Bebeğin göbek kordonundaki kan akımında azalma

PREEKLAMPSİ ÖNLENEBİLİR Mİ?

Preeklampsi gelişimini öngörecek bir test ve önleyecek bir yol yoktur. Preeklampsi gelişme riski olan gebelerde aspirin kullanımı ile risk azaltılabilir. Düşük doz aspirin (150 mg/gün, gece yatmadan önce) genellikle gebeliğin ilk üç ayında (12 – 14. haftalarda) başlanır ve üçüncü üç ayına (genellikle 36. Haftada sonlandırılır) kadar kullanılır.  

Düşük doz aspirin kullanımında yarar görme olasılığı olan gebeler şunlardır;

  • Önceki gebeliğinde preeklampsi öyküsü olanlar
  • Çoğul gebelikler
  • Kronik hipertansiyonu olan gebeler
  • Tip 1 veya 2 diabeti olan gebeler
  • Böbrek hastalığı varlığı
  • Otoimmün hastalığı (antifosfolipid sendromu, sistemik lupus eritematozusu) olanlar

Daha düşük riske sahip gebelerinde düşük doz aspirin kullanımında yarar görme olasılığı olsa da tüm gebelerde kullanımı önerilmemektedir. Gebelik sırasında düşük doz aspirin kullanımının belirgin bir yan etkisi yoktur.

PREEKLAMPSİ NASIL TEDAVİ EDİLİR?

Preeklampsinin tedavisi DOĞUMDUR. İlaç tedavisi kan basıncını düşürebilir ve böylece annede inme riskini azalır, fakat bu tedaviler plasentadaki altta yatan anormallikleri düzeltmez ve bu nedenle, hastalığın ilerlemesini engellemez.  

Preeklampsi ile komplike gebeliğin yönetimi gebelik yaşına ve hastalığın şiddetli özelliklerinin olup olmamasına bağlıdır. Doğum şekli (normal veya sezaryen doğum) bebeğin pozisyonu, rahim ağzı açıklığına ve bebeğin sağlık durumu gibi faktörlere bağlıdır. Çoğu durumda normal doğum olasıdır.

DOĞUMDAN SONRA NE OLUR?

Doğumdan sonra genellikle birkaç gün veya hafta içinde yüksek kan basıncı ve idrarda protein atılımı düzelir. Kan basıncı birkaç hafta veya ay hafifçe yüksek olabilir fakat bu durum genellikle zararsızdır. Şiddetli tansiyon yüksekliği tedavi edilmelidir ve bazı kadınların hastaneden taburcu edildikten sonra yüksek kan basıncı nedeniyle ilaç kullanmaları gerekir. Kan basıncı normale döndüğünde tedavi kesilir (genellikle 6 hafta içinde).  Doğumdan 12 hafta sonra kan basıncı yüksek kalmaya devam ediyorsa preeklampsi ile ilişkili değildir ve uzun süreli tedavi gerekebilir. 

Preeklampsi öyküsü olan kadınlarda yaşamın ileri dönemlerinde kalp-damar hastalığı riski artmıştır. Yaşam stili değişiklikleri (sağlıklı diyet, obezite ve sigaradan kaçınmak) ve lipid bozuklukları, diabet ve hipertansiyonun yönetimi kalp-damar hastalığı riskinin azaltılmasına yardımcı olabilir.       

SONRAKİ GEBELİKTE PREEKLAMPSİ TEKRARLAR MI?

Preeklampsi gelişen kadınların sonraki gebeliğinde preekalmpsi gelişme riski artmıştır. Miada yakın şiddetli özellikleri olmayan preeklampsi geçiren kadınlar sonraki gebeliklerinde preeklampsi gelişme riskinde yalnızca %5’lik bir artışa sahiptir. Ancak, şiddetli preeklampsi gelişen ve gebeliğin 30. haftasından önce doğum yapan kadınların sonraki gebeliklerinde preeklampsi gelişme riski yüksektir (%70).